Tanrı’ya, eylemlerinden bağımsız bir biçimde, sıfat atfedebilir miyiz?
Ben, Tanrı hakkında ne biliyorum. Düşündüğüm zaman, bildiğimi sandığım her şey bana öğretilen, verili şeyler. Sadece Tanrı’nın nasıl olduğu da değil. O’nu tanımlamak için kullandığım her kelime, O’nu kuşatmak istediğim her kavram öğrendiğim dilin kelimelerinden, yaşadığım kültürün verdiklerinden ibaret. Bilmek için kategorilere ihtiyacım var. Aristoteles’in sıraladığı kategoriler. Zaman gibi, mekan gibi, nicelik ve nitelik gibi terimler. Ancak bu kategorilerden hiçbiri bir töz olarak düşündüğümde Tanrı’ya yükleyemediğim yüklemler.
Tanrı’nın eylemleri nelerdir? Tanrı’nın yaratmak dışında bir eylemi var mıdır? Bu bir inanç meselesi gibi geliyor bana. Kimi inananlar, tarihte belki de çok daha bariz bir biçimde gözlenebileceği gibi, Tanrı’nın her eylemin içinde olduğunu düşünmektedir. Sevginin içinde, öfkenin, kavganın içinde, bizzat o eylemlere özneyle birlikte dahil olan bir Tanrı inancından bahsettiğimizde sıfatlarından bahsedebiliriz: Tanrı, mutlak, tek, ezeli, ebedi, iyidir.Sonsuzdur ve değişmezdir. Adildir, bilendir, kudret sahibidir.
Tanrı’nın teleolojik argümanda iddia edildiği gibi bir gaye ve nizamın dayanağı olduğu, kozmolojik argümandaki gibi zorunlu varlık olduğu, ahlak için ilke olduğu vs. hepsi sıfatların dayandığı iddialardır. Burada bir aşkınlık içkinlik kavrayışı var. Tanrı benim her şekilde yanımda, benimle birlikte eyliyor ama benim gücümün yetmediği yerlerde devreye giriyor. Dua ederken yöneldiğim varlık, sadece içimi huzurla doldur desem bile bir şey beklediğim varlıktır. Yani bana içkin ama beni aşan meselelerde aşkın. Ben bilgiye tam olarak ulaşamıyorum ama bilgi ulaşılabilir olmalı, demek ki Tanrı bilendir. Benim ömrüm kısıtlı ama yok olmak istemiyorum öyleyse Tanrı sonsuz olmalı.
Bu akıl yürütme, Tanrı’yı, insanın yarattığı sonucuna doğru gidiyor. Oysa ben Tanrı’nın tek eylemi yaratmaktır ile başlamıştım. Burada hangi Tanrı kavramından bahsettiğimiz konusunu irdelememiz gerekiyor. Kutsal öğretilerin, zaman içinde değiştirilmiş yorumlarına uygun bir Tanrı anlayışı mı yoksa dilde kullanmak için başvurduğum bir kavram olarak Tanrı mı? Ben ikinciyi seçiyorum. Tanrı yaratmak kelimesini karşılayan kavramın bendeki anlamıdır.
Bu anlamda eylemleriyle bağlantılı sıfatlardan bahsedeceksek, Tanrı’nın her şeyi yaratmaya gücü yeter mi sorusunu sorabiliriz. Eğer bu soruya olumlu cevap verebiliyorsak kudret sıfatını Tanrı’ya yüklemiş oluruz. Oysa bu soruya, (şirke düşmeden) samimi bir cevap verebilmemiz oldukça zor. Tanrı her şeyi yaratamaz. Yaratması mümkün olan şeyleri yaratabilir ancak. Bu mümkün kavramı bizim mümkün kavramımızın daha geniş hali olabilir ama nihayetinde sonsuz bir imkan içermemektedir.
Sonuç olarak, Tanrı kavramı, Tanrı’nın neyi eylediği öznel yaklaşımlar olmak zorundadır. Dinler tarihine baktığımız zaman da asla tek bir Tanrı fikri olduğunu söyleyemiyoruz. Her kültürde her çağda, tanrı’dan beklenen şeylere bağlı olarak farklı anlayışlar oluşturulmuştur. Bu eylemlere bağlı olarak da Tanrı’ya çeşitli sıfatlar yüklenmiştir. Hatalı bir şekilde semavi dinler diyoruz ama tırnak içinde semavi dinlerin Tanrı’sı da tek bir, ayrımı belli kavram olarak çıkmıyor karşımıza. Yahudiliğin tanrısı peygamberle güreş tutarken, Hrıstiyanlığın tanrısı peygamberin annesini hamile bırakabiliyor. İslam’ın tanrısı için örnek vermemek daha uygun bu durumda.
Yorumlar
Yorum Gönder